COVID-19 hastalarının tanı ve tedavileri için 623 milyon TL harcandı

COVID-19 hastalarının tanı ve tedavileri için 623 milyon TL harcandı

COVID-19 hastalarının tanı ve tedavileri için 623 milyon TL harcandı

Mart, Nisan ve Mayıs ayını kapsayan verilerden hareketle hazırlanan raporda, T.C.Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan COVID-19 tedavi kılavuzundan ve çalışan uzmanların görüşlerinden hareketle Türkiye’nin hasta yönetimi maliyetleri analiz edildi. Analiz kapsamında uzman görüşlerinden elde edilen verilere göre, Türkiye’de COVID-19 tanısı konulan hastalarının bakımı için yapılan toplam harcamanın 623 milyon 412 bin 232 TL olduğu öngörüldü. 

Maliyet kırılımlarına bakıldığında ise en çok harcamanın 234 milyon TL ile yatarak tedavi gören COVID-19 hastalarının bakımı için yapıldığı görüldü. En çok harcama yapılan hizmetlerden bir diğeri de 210 milyon TL ile test yapılan ancak tanı almayan vatandaşların tetkik işlemleri oldu. Onu 135 milyon TL ile salgın nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören hastaların tedavi ve bakım giderleri takip ederken en düşük harcama 45 milyon TL ile ayakta tedavi gören COVID-19 hastaları için yapıldı.

Raporda sağlık harcamalarının yanı sıra COVID-19 için açıklanan devlet destek paketlerine de ciddi bir bütçe ayrıldığına yer verildi. Türkiye’de destek paketinin büyüklüğü GSYH’ye göre % 2,5 olarak kaydedilirken bu oran Birleşik Krallık’ta %5, Almanya’da %10,3, ABD’de ise %13 olarak karşımıza çıkıyor. 

Tanı konmamış 1.2 milyon hasta olduğu tahmin ediliyor 

Econix Araştırma’nın yayınlanmış veriler ve modellerden hareketle yaptığı analizde, hastane başvuruları ve test oranlarına göre yapılan değerlendirmeler sonucunda tanı konan hastaların, tanı almamış muhtemel hastalar dahil tüm hastaların %13,53’ünü oluşturabileceği saptandı. Bu bağlamda Türkiye’de 2 Haziran 2020 tarihi itibariyle henüz tanı konulmamış 1.223.070 COVID-19 hastası olabileceği belirtiliyor. 

Ayrıca, Türkiye’deki mevcut tablonun Econix’in Nisan ayında açıkladığı analiz raporunda yer alan 2. senaryo ile benzer seyrettiğine dikkat çekildi. Söz konusu senaryoda öngörülen 110.000 vaka sonrası durağanlaşmanın Nisan - Mayıs aylarında gerçekleştiği, Haziran sonunda ise tanı almış toplam hasta sayısının 180.000, muhtemel ölüm sayısının ise 5.000’in üzerinde olması bekleniyor.

İkinci dalga Eylül ortasında, üçüncü dalga Mayıs 2021’de gözlenebilir 

Rapora göre, Türkiye’deki haftalık yeni vaka sayısındaki düşüş göz önüne alındığında birinci dalganın sonlanmak üzere olduğu ancak dünyada yaşanmış virüs salgınlarından ve Türkiye’de COVID-19 virüsünün gösterdiği hızlı yayılımdan hareketle ikinci ve üçüncü dalgaların yaşanabileceği de öngörülüyor. 

İkinci dalganın Eylül ayında başlayarak Ekim’de tepe noktasına ulaşması beklenirken hasta sayısının da ilk dalgadaki vaka sayısının %25’i civarında kalacağı tahmin ediliyor. Üçüncü dalganın ise 2021 yılının Mart ayında başlayabileceği ve Nisan ortasına kadar sürebileceği belirtiliyor. Birinci dalga kadar yoğun seyretmeyeceği öngörülen ikinci ve üçüncü dalgaların sona ermesiyle ölüm sayılarının da giderek azalması ve Mayıs 2021 itibariyle yeni ölüm yaşanmaması bekleniyor. Ayrıca, olası bir aşılama ile toplumsal bağışılık kazanılması durumunda bu sürecin daha iyi seyredebileceğinin de altı çiziliyor. 

Sağlık sistemi yeni dalgalar için hazırlıklı 

Araştırma ekibinin başında yer alan Dr. Güvenç Koçkaya, Türkiye’nin koronavirüs mücadelesinde oldukça iyi bir başarı kaydettiğini ifade ederek öngörülen yeni dalgalar için kuvvetli bir altyapı oluşturulduğuna dikkat çekti. Koçkaya “Bugün, daha önceki çalışmalarımızda Türkiye için öngördüğümüz ve Haziran ayı sonuna kadar 180.000 üzeri vaka yaşanacağını tahmin ettiğimiz 2. senaryoya yakın ancak çok daha iyi seyreden bir tablo ile karşı karşıyayız. Ölümler tahminlerimizin çok altında ilerliyor. Bu da sağlık sistemimizin başarısını ortaya koyuyor. Gerek tedavi noktasında gösterdiğimiz hızlı adaptasyon gerekse ihtiyaçların eksiksiz karşılanması için hizmete açılan yeni hastanelerimiz ile öngörülen Eylül 2020 ve Mayıs 2021 dalgalarını başarıyla yönetmeye hazır bir sağlık sistemine sahibiz. Ancak toplam ölümlerin vaka sayılarıyla birlikte artamaya devam ettiğini unutmamalıyız. Nitekim dünya genelinde vaka ölüm oranı %6,2 olarak kaydedilirken Avrupa %9,01 ile ilk sırada yer alıyor. Dolayısıyla risk hala yanı başımızdayken tedbirleri elden bırakmamak ve kısıtlamalar kaldırmış olsa dahi sosyal mesafe ve hijyen kurallarından ödün vermemek hayati önem taşıyor” dedi.

Salgının yeni merkezi olan Güney Amerika dengeleri değiştiriyor 

Raporda salgının dünya genelindeki seyrine dair ise büyük dalgalanmaların geride kaldığı, aylık yeni vaka sayıları artmaya devam etmesine rağmen aylık ölüm sayılarının azalma eğilimi gösterdiği yorumu yer alıyor. Ancak Güney Amerika’da artan vakalar, global seyrin dengelerini ciddi ölçüde etkiliyor. Mayıs ayında Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde günlük yeni vaka sayılarında belirgin bir düşüş yaşanırken Güney Amerika’da gözlenen ölüm sayısının Mayıs ayının son haftasında Asya kıtasını geçerek ilk sıraya yerleştiği belirtiliyor. Ölümlerin toplam vakaya oranına bakıldığında ise Avrupa kıtası hala dünya ortalamasının üzerinde seyrediyor.  (kurum haberi)