"İnfertilite nedenlerinin yüzde 40’ı erkeğe bağlı"
Acıbadem Kayseri Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Yusuf Gençten; “Bebek sahibi olamayan çiftlerin yüzde 40’ında erkek infertilite neden olabiliyor. Bu tanıyı alan erkekler, infertilitenin bir eksiklik hatta erkekliğin kaybı olduğunu zannediyor. Oysa böyle bir durum yok" dedi.
Çocuk sahibi olmak isteyen binlerce çift, en kısa sürede bebeklerini kucaklarına almanın hayalini kuruyor. Ancak son yıllarda nedenlerde sıklığı artan infertilite, önemli bir sağlık sorunu olarak bu hayale ulaşmayı engelleyebiliyor. Özellikle erkeklerde yaşanan infertilite sorununa ilişkin önyargılı yaklaşım tedavide gecikmeye neden olabiliyor. Gelişen tedavi yöntemleri ile kısırlık infertilite sorunu yaşayan çiftlerin çok büyük oranda anne baba olabildiğine dikkat çeken Acıbadem Kayseri Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Yusuf Gençten, “Bebek sahibi olamayan çiftlerin yüzde 40’ında erkek infertilite neden olabiliyor. Bu tanıyı alan erkekler, infertilitenin bir eksiklik hatta erkekliğin kaybı olduğunu zannediyor. Oysa böyle bir durum yok. Erkek infertilitesinin büyük bir kısmı tedavi edilebiliyor” dedi. Üreme sağlığı açısından genç erkekleri de uyaran Dr. Yusuf Gençten, sigara ve alkolden uzak durulmasını, aşırı yağlı besin ve kırmızı et tüketiminden kaçınılmasını, düzenli uykuyu, plastik, kimyasal ve radyasyondan sakınılmasını önerdi. Dünya Sağlık Örgütü infertiliteyi ’cinsel yönden aktif, doğum kontrol yöntemi kullanmayan çiftlerin bir yıl içinde doğal yollarla çocuk sahibi olamaması’ diye tanımladı. İnfertilitenin toplumda görülme oranının yüzde 10-15 düzeyinde olduğunu belirten Dr. Yusuf Gençten, açıklamasına şöyle devam etti;
“İnfertilite sorununda yaklaşık yüzde 40’ı erkeğe bağlı nedenlerden meydana gelir. Dolayısıyla çocuk beklentisiyle başvuran çiftlerde erkek faktörünün de mutlaka incelenmesi gerekir. Erkek infertilitesi birçok sebebe bağlı olabiliyor. Sperm üretim bozuklukları, sperm kanallarındaki tıkanıklıklar (obstruktif azospermi), hormonal bozukluklar, varikosel, geçirilmiş hastalıklar veya ameliyatlar, sperme karşı antikor varlığı, testis travması, genetik bozukluklar, infeksiyonlar ve bazı ilaçlar infertiliteye yol açabilir.” Nedeni ne olursa olsun erkek infertilite tedavisinin uzun sürebileceğini ve sabırlı davranmak gerektiğini vurgulayan Dr. Yusuf Gençten,bu konudaki yanlış inanışlar hakkında; “İnfertilite tanısı alan erkekler, kendisinde bir eksiklik varmış gibi düşünüyor, hatta bazıları erkekliğini kaybettiğini zannediyor. Halbuki infertil çiftler bu problemlerin üstesinden gelmek için birbirlerine destek olmalı ve sebeplerinin çok büyük kısmının tedavi edilebildiği ve birçok tedavi seçeneğinin bulunduğu akılda tutulmalı” dedi. İnfertiliteye yol açan etmenler arasında sigara, alkol, stres, obezite, kimyasallara maruz kalma, kullanılan bazı ilaçlar ve testis ısısındaki artış testislerin sperm üretiminde bozukluğa yol açması öne çıkıyor. Bu nedenle spermler üzerine olumsuz etkisi olan bu faktörler gözden geçiriliyor ve hayat tarzı değişikliklerine gidiliyor. İnfertilite tanısı için öncelikle çocuk sahibi olamadığı için başvuran erkeklerin öyküsü dinleniyor ve muayene yapılıyor. "Dikkatli bir fizik muayenede birçok hastalığın bulgusuyla karşılaşılabilir” diyen Dr. Yusuf Gençten, şöyle devam etti;
“Örneğin testisin toplardamarlarındaki yetmezlik ve genişleme olarak tanımlanan varikosel, infertilitenin en yaygın sebeplerinden birisidir. Varikosel tedavisinde başarı oranları oldukça yüksek ve yüz güldürücüdür. Varikosel sperm üretimini etkiliyorsa veya testiste küçülme yapıyorsa tedavi edilir". Muayene esnasında şüpheli görülen durumlar için istenen gerekli tetkikler dışında rutin infertilite incelemesi semen (meni) analizi ve hormonal değerlendirmeyi içeriyor. Sperm sayısının değişkenlik göstermesinden dolayı semen analizinin iki kez yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Yusuf Gençten, “Burada sperm sayısı, hareketliliği ve şekli başta olmak üzere birçok nokta değerlendirilir. Çıkan sonuçlar neticesinde hastadan ek incelemeler istenebilir ya da tedavi planı yapılır. Ek incelemeler kapsamında hastadaki sperm kalitesinde düşüklük ya da hiç sperme rastlanmaması (azospermi) gibi durumlara yol açabilecek sperm kanallarındaki tıkanıklıklar (obstruktif azospermi), hormonal ya da genetik bozukluklar açısından gerekli testlere ihtiyaç duyulur” diye bilgi verdi
"Tedavi seçenekleri, infertilite nedenine göre değişiyor"
Tanının ardından süreç, tedavi planlaması ile devam ediyor. Tedavi seçenekleri ise kısırlık nedenine göre değişiyor. Üroloji Uzmanı Dr. Yusuf Gençten’in tedavi konusunda verdiği bilgilere göre testisin toplardamarındaki yetmezlik nedeniyle oluşan varikosel, mikrocerrahi yöntemiyle tedavi ediliyor. Varikosel operasyonundan sonra hastaların yüzde 70-80’inde sperm kalitesi düzeliyor. Ancak sperm kanallarındaki tıkanıklık olması halinde spermin doğrudan testislerden elde edilmesi yoluna gidiliyor. Bunun için mikro TESE yani testiküler sperm eksraksiyonu yöntemi uygulanıyor. Anestezi altında yapılan TESE işleminde, mikroskop altında hastanın her iki testisinden doku örneği alınıyor, canlı sperm hücreleri ayrılıyor. Bu hücreler, halk arasında tüp bebek yöntemi olarak bilinen yardımcı üreme tekniklerinde kullanılıyor. Hormonal bozukluk saptanan kişilerde ise uygun hormon tedavileriyle kaliteli sperm üretimi sağlanabiliyor. son dönemlerdeki gelişmeler sayesinde erkek infertilitesindeki tedavi başarısının arttığına işaret eden Dr. Yusuf Gençten, “Olgunlaşmamış spermler dahi elektriksel uyarı yöntemleriyle daha olgun, yumurtayı dölleme yeteneğine sahip hale getiriliyor. Ayrıca sperm üreten kök hücrelerin gelişimine ya da çalışmasına engel olan durumlar tespit edilerek uygun tedavilerle gebelik şansı artırılıyor” dedi.
Genç erkeklere uyarı
Erkeklerin olumsuz tetkik sonuçlarıyla karşılaşmış olsalar dahi baba olma ümidini kaybetmemesini isteyen Dr. Yusuf Gençten, “Sürecin uzun da olsa başarıyla sonuçlanabileceğini akılda tutmalılar. İlerde baba olma olmak isteyen genç yaştaki bireylere de testis ve sperm sağlığını korumaları için sigara ve alkolden uzak durmalarını, plastikler, kimyasallar ve radyasyondan sakınmalarını, aşırı yağ, şeker ve işlenmiş kırmızı et tüketmemelerini, uyku düzenine dikkat etmelerini ve sıcak ortamlarda uzun süre durmamalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.