Tarih: 03.03.2022 12:06

ameliyatların niçin yapılamadığını araştıralım

Facebook Twitter Linked-in

ARAŞTIRMA ÖNERGESİ REDDEDİLEN CHP MİLLETVEKİLİ ARIK:

“DOKTORLARIN EN BÜYÜK CEZASI FAHRETTİN KOCA…”

 

Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın iş bırakan sağlık çalışanlarının cezalandırılmasını isteyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya tepki göstererek, “81 ilin valiliğine genelge göndererek ‘Bu doktorları cezalandırın.’ dedi, iyi mi? Yani 14 Mart Tıp Bayramı'na on gün kalmış, doktorlara vereceğiniz müjde bu mu? Ayıptır be! Biraz vicdan olur insanda, biraz utanma olur. Zaten bu doktorlar cezasını çekiyor, bu doktorların en büyük cezası Fahrettin Koca gibi bir Sağlık Bakanına sahip olmaları” diye konuştu.

CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın doktorlar ve sağlık çalışanlarının sorunları ile kamu hastanelerinde, ekonomik nedenlerle bazı ameliyatların yapılamamasının nedenlerinin araştırılması istemiyle hazırladığı araştırma önergesi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Araştırma önergesinin gerekçesi üzerine TBMM’de söz alan milletvekili Arık, sağlık hizmeti sunanların da alanlarında mutsuz olduğunu söyledi. Doktorların ve sağlık çalışanlarının üzgün, kırgın ve kızgın olduğunu belirten Arık, “Çünkü bugün onların can güvenlikleri, mal güvenlikleri ve haysiyetleri tehdit altında. Can güvenlikleri tehdit altında, neredeyse her saat başı bir şiddet haberi alıyoruz. Peki, gece gündüz, aralıksız, fedakârca çalışan bu doktorlara niçin bu kadar şiddet uygulanıyor? Şiddetin nedeni hastayı müşteri, doktoru tüccar, hastaneleri de ticarethane gibi gören bu sağlık sisteminde. Şiddeti önlemek için bu sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması gerekiyor.

Sayın milletvekilleri, bugün doktorların mal güvenliği yok. Bakınız, aldığı 8 bin lira, yeri geliyor 1 trilyon lira, 2 trilyon lira tazminat ödemeye mahkûm ediliyor. Diyorsunuz ki: ‘Otuz altı saat çalış. Hadi ameliyata! Hadi polikliniğe! Poliklinikteki süren beş dakika, dışarıda bekleyen 100 hastayı da idare et ve hata yapma.’ Doktorlara hata yaptıran bu sistemin kendisi.

Sayın milletvekilleri, bir hâkim düşünün, önüne bir dosya koyun. ‘Bu dosyaya hüküm vermek için süren beş dakika, beş dakikada hüküm vereceksin. Eğer hatalı hüküm verirsen bundan adli ve idari olarak sorumlu tutulacaksın.’ diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Peki, hekime niye diyorsunuz? Yani nasıl ki bir hâkime verdiği karardan dolayı kolay dava açılamıyorsa hekime de öyle olmalı ve ihtisas mahkemeleri kurulmalı.

Sayın milletvekilleri, ödenen bu yüksek tazminatlar nedeniyle artık doktorlar cerrahi branşları tercih etmiyor. Bugünden sizleri uyarıyorum: On yıl sonra sizi ameliyat edecek doktor bulamayacaksınız. Bakınız, doktorların haysiyetleri de tehdit altında yani bir eli sürekli fakirin fukaranın cebinde olanlar "Doktor efendi elini vatandaşın cebinden çek, doktor efendi dönemi bitti, doktor efendi mani peşinde." diyerek doktorların onuruyla oynadı. Ben buradan söylüyorum: Doktor efendi hiçbir zaman mani peşinde olmadı, doktor efendi kaybettirdiğiniz meslek onurunun peşinde bugün…” diye konuştu.

ELİN OĞLU DUYDU BAKAN DUYMADI

17-18 Şubat tarihinde yapılan iş bırakma eyleminin ardından Sağlık Bakanlığı’nın 81 ilin valiliğine eyleme katılanların cezalandırılması istemiyle gönderdiği yazıya tepki gösteren Arık, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Doktor efendi insanca yaşamak için, emeğinin karşılığını almak için, meslek onurunu korumak için 17-18 Şubat tarihlerinde meşru iş

bırakma eylemini yaptı. Doktorların bu feryadını New York Times ‘Türkiye'de yoğun çalışma saatleri, azalan ücretler ve artan şiddet nedeniyle yıpranan doktorlar yurt dışına giderek iş arıyor’ diye haber yaptı, elin oğlu duydu ama maalesef ki benim Sağlık Bakanım duymadı. Üstüne üstelik de 81 ilin valiliğine genelge göndererek ‘Bu doktorları cezalandırın.’ dedi, iyi mi? Yani 14 Mart Tıp Bayramı'na on gün kalmış, doktorlara vereceğiniz müjde bu mu? Ayıptır be! Biraz vicdan olur insanda, biraz utanma olur. Zaten bu doktorlar cezasını çekiyor, bu doktorların en büyük cezası Fahrettin Koca gibi bir Sağlık Bakanına sahip olmaları.

Sayın milletvekilleri, bakınız, Sayın Bakan doktorların cezalandırılması için Anayasa'nın 17'nci ve 56'ncı maddelerine atıfta bulunuyor. Bu maddeler "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlar." Doğru mu? Doğru. Peki, doktorların iş bırakma eyleminde acil servis çalıştı, pandemi çalıştı, doğum servisi çalıştı, onkoloji hastanesi çalıştı, bütün servisler çalıştı. Doktorların cezalandırılması için Anayasa'nın 17'nci ve 56'ncı maddelerine atıfta bulunan Sağlık Bakanlığı kamu hastanelerine "Para yok, acil olmayan ameliyatları yapmayın, hastaneyi zarara uğratmayın." diye genelge gönderiyor, bu ayıp da size yeter. İşte İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, işte Manisa Celal Bayar Üniversitesi, işte Gazi Üniversitesi. Bakınız, sayın milletvekilleri, Karadeniz Bölgesi'nde tek plazmaferez işleminin yapıldığı Farabi Hastanesinden Karadeniz Bölgesi'ndeki tüm hastanelere ‘Terapötik aferez seti satın alınamadığından hayati öneme sahip plazmaferez işlemi için bize hasta göndermeyin.’ diyor. Yani plazmaferez ki akrep sokmalarında, yılan sokmalarında, arı sokmalarında can kurtaracak.

Şimdi, sayın milletvekilleri, ben sizin vicdanınıza sesleniyorum. Anayasa'yı, en kutsal hak olan yaşam hakkını kim ihlal ediyor? Paramız yok diye "Ameliyat yapmayın, zarar ediyoruz." diyen Sağlık Bakanı mı yoksa demokratik haklarını arayan doktorlar mı? Bu genelgeler kurullara gönderildiğinde dolar 6 liraydı, şimdi dolar 14 lira ve sorun çok daha derin, çok daha acil. Gelin sayın milletvekilleri, sağlıkta yaşanan bu sorunları, ameliyatların niçin yapılamadığını araştıralım.(kurum haberi)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —