Tarih: 28.11.2024 13:39
Pankreas kanserinde erken tanı önemli
Acıbadem Kayseri Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Abdullah Büyükçelik, pankreas kanseri tanılarının genelde ileri evrelerde karşılarına çıktığını söyleyerek, “Pankreas kanseri yerleşim yeri itibarıyla erken dönemlerde çok fazla bir bulgu vermiyor” dedi.
Dünyada her yıl ortalama 500 bin kişinin pankreas kanserine yakalandığını söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Abdullah Büyükçelik, “Pankreas kanseri biliyorsunuz pankreas dediğimiz organımızdan gelişen kötü huylu tümörleri ifade etmektedir. Pankreas midenin gerisinde 12 parmak bağırsağı, kalın bağırsaklarının arasında yer alan karnımızın geri tarafına yerleşmiş yaklaşık 10-15 santimetrelik bir organımızdır. Pankreas hem endokrin görevi yapıyor hem de ekzokrin görevi yapıyor. Endokrinin görevi daha çok kan glikoz metabolizmasını ayarlayan hormonları sentezleyen ve salgılayan bölümü. Ekzokrin pankreas dediğimiz kısım da daha çok besinlerle aldığımız gıdaların sindirilmesini sağlayan kısımdır. Biz pankreas kanseri dediğimiz zaman daha çok adenokanserlerden bahsediyoruz. Tabii pankreasın diğer nöroendokrin tümörleri, lenfomaları gibi ve diğer mezenkimal tümörler de var ama kanser dediğimiz zaman çoğunlukla adenokanserden bahsediyoruz. Pankreas kanseri tüm dünyaya bakacak olursa yaklaşık her yıl 500 bin civarında insan bu kansere yakalanıyor. Yalnız çok kötü ve agresif gidişe sahip olduğundan dolayı da kanser tanısı konulan hastaların yine yaklaşık yüzde 70’ini her yıl kaybediyoruz. Ülkemize bakacak olursak her yıl yaklaşık 2 bin 500 civarında hastaya pankreas kanseri teşhisi konuluyor ve bunların da 2 bine yakın bir sayıyı kaybediyoruz. Pankreas kanserinin erken teşhisi için maalesef rutin bir tarama testi yok. Ancak bazı ailevi kanser eğilimi olan hastalarda biraz daha yakın takipler, daha detaylı tetkiklerle biraz daha erken teşhis konulabilir” dedi.
“Erken dönemde çok fazla belirti vermiyor”
Dr. Büyükçelik, pankreas kanserinin erken dönemde çok fazla belirti vermediğini söyleyerek, “Organın yerleşim yeri itibarıyla da maalesef erken dönemlerde çok fazla bir bulgu vermiyor pankreas kanseri. Bulgular çoğunlukla hastalığın ilerlemiş olduğu dönemlerde karşımıza çıkıyor. Bu bulgulara bakacak olursak ağrı, isteksizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, hastalık biraz daha ilerleyip özellikle komşuluk yoluyla bulunduğu safra yollarına baskı yaparsa sarılık kliniğiyle karşımıza gelebiliyor. Kilo kaybı da bu pankreas kanserli hastalarda önemli parametrelerden bir tanesidir. Ailede diyabet öyküsü olmayan bireylerde, yeni gelişen diyabette hastalığın habercisi olabilir. Pankreas kanseri teşhisi koyulurken çoğunlukla biz öncelikle karın ultrasonografisini kullanıyoruz. Karın ultrasonografisindeki anormalliklere göre ileri tetkik olarak MR, tomografi, PET-BT tekniklerini kullanıyoruz. Bunlar hastalık ne kadar büyük, çevre dokularla ne kadar ilişki içerisinde, etrafındaki damarlara ne kadar yapışık ki bunlar bizim ileride vereceğimiz tedavi kararlarımızı etkiliyor. Pankreas kanserinde tek küratif tedavi seçeneği cerrahidir. Ancak cerrahi hastalığın tabiatından dolayı ve geç tanı konulmasından dolayı çok az bir hasta kısmına uygulayabiliyoruz. Genellikle hastalarımız ileri evrede karşımıza geliyor ve ileri evredeki hastalarda da çoğunlukla uyguladığımız tedaviler kemoterapi, radyoterapi ve son dönemlerde yaptığımız gen analizleriyle hedeflenebilir bir molekül bulabilirsek onlara yönelik tedaviler ya da çok az bir hasta grubunda fayda sağladığımız immünoterapileri kullanabiliyoruz. Metastatik hastalarda kürden bahsetmemiz çok zor ama bu hastalarda yapacağımız tedavilerle hem yaşam kalitelerini yukarı çekmeye çalışıyoruz hem de yaşam sürelerini uzatmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Obezite ciddi bir risk”
Risk faktörlerine dikkat ederek hareketin yaşamın bir parçası haline getirilmesi gerektiğini söyleyen Büyükçelik, “Pankreas kanserinin sebeplerine bakacak olursak, net sebepleri belli olmamakla beraber maalesef toplumumuzda yaygın olarak tüketilen tütün ve tütün ürünleri de pankreas kanserinde etkendir. Yanına alkolü de eklersek biraz daha arttırıyor. Günümüzün önemli bir toplum sağlık sorunu olan obezite yani fazla kilo da maalesef pankreas kanseri gelişimi için bir risk faktörüdür. Ailevi yatkınlığın olması yani ailede de pankreas kanserinin olmuş olması da pankreas kanseri gelişimi için risk faktörüdür. Dediğimiz gibi erken tanıya götürecek tarama yöntemleri yok ama ailevi bir eğilimi var olan hastalarda biraz daha erken dönemlerde yoğun tetkik ve inceleme yaparak bu hasta grubunu erken dönemde yakalayıp ameliyat ederek küre doğru götürme şansı olabiliyor. Bu kanserden korunmanın belli başlı yolu kansere neden olan faktörleri ortadan kaldırmaktır. Sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek lazım. Obeziteye dikkat etmek ve hareketi yaşamın bir parçası haline getirmek lazım” dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —