Zeynep Mülayim


Ah'lar Ağacı

Bir zamanlar kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım. Kaç metredir benim yokluğum?


Annemle İlgili Şeyler

Yaşasaydın, hayatının ortasına
Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.
Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.
Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu
Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri
diye başlayan bir çocuk romanında…
Şalına sarınırdın, toprağa sarınır gibi
Erken öleceğini biliyordum bana bırakmak için,
bu acımasız ölü anne sesini.

Yüzüm Güvercinlere Emanet

Gecenin vitrinine konulmuş
Büyük bir yakut parçasıydı sabah
Mahalle kahvelerinde
Sıcak çaydan adamların
Yüzleri ağarırdı ilk ışıklarla
Gençlerin güzellerinin makbul olduğu
Tek ülkeydi ülkem
Benimse yüreğim
Koltuk altına sıkıştırılmış,
Yenik bir tavla maçı ertesiydi.

Pollyanna’ya Mektuplar

sevgili pollyanna,
radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde,
içimde dünyanın en eski kedisi
eski bir sobanın yanında uyuyordu.
çocuklar bir köşede
yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı
frenk elması da derler
sarılı kahverengili bir meyve.
annem işte öyle bir kadındı
çocuklar gökyüzüne bakar sorardı:
ay dede orada ne yapıyor anne?
annem öldüğünde ay dede içimde
yüzlük bir ampul gibi parçalandı.
annem işte öyle bir kadındı
aşure getiren çocuklara,
teşekkür eder gibi yaşardı
öldüğünde gül resimli bir takvim yaprağıydı

Ah’lar Ağacı

Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan
Sonunda ben de alıştım.
Ah… dedim sonra,
Ah!

Kalbimin En Doğusunda

Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
içimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında
Kalbimin doğusu,
her resme güneş çizen bir çocuktu.
Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
Kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları
Ölümün ötesinde bir köy vardı
Orda, uzakta, kalbimin en doğusunda
Şimdi bana yalnızca
Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı
Güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam
Yorgundu oysa
Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan.
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.

Paragraf Başı

Ağlamıştık
Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla
Gözyaşlarımız simsiyahtı
Sanırdım
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
Beni anla.
Geçti ömrüm iklimden iklime
Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına
Yorgunum, kahvem çamur gibi
Batmaya da razıyım, artık beni anla
Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.

Bu güzel şiirleri bilenler bilir ama bilmeyenler için şair Didem Madak.Didem Madak 1970 yılında İzmir’de doğmuştur. Dokuz Eylül Hukuk fakültesini bitirmiştir. Farklı sektörler de çalışmış.90’lı yıllarda şiirleri ile ön plana çıktı. Çeşitli dergilerde şiirleri yayınlandı. Şiir kitapları çıktı. 41 yaşında hayata veda etti. Sevgiyle kalın hoşçakalın…