7)
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki cihan onun aynıdır
O kara sümbülleri aşıklarının ahıdır
O nazlı servi parlayan bir ay gibi karalar giyinmiş
Sanki güzellikte Frenk ülkesinin padişahıdır
Zünnarın düğümüne gönül bağlamayan kimse iman ehli olamaz
O aşıkların yoldan çıkmışıdır
Gamzesinin öldürdüğüne dudakları canlar verir
Galiba o can bahşedicinin yolu İsa’nın dinidir
Ey Avni! sevgilinin sana ram olacağını sanma
Sen İstanbul padişahısın o Galata’nın şahıdır
6)
Ağlasa aşık ayrılık ateşiyle inlese
Gözlerinden akan yaş yerine kan olup
Gah cefa dağının tozlarından giyinse
Gah kızgın çöllerde dolaşsa üryan olup
Her ne kadar eziyet görse vefası artsa
Her ne kadar gülseler haline o giryan olup
Aşk sırrını aşikar etmeye takat bulmasa
Sinesine yediği oklar pinhan olup
Sevdiğinden muhabbet olmazsa o kalp hastasına
Kimseler derdine derman edemez imkan olup
Gam çölüne her gün eylese seyrüsefer
Her gece üzüntü keder ve ayrılığa misafir olup
Verseler cihanın mülkünü tacını tahtını
Avnî köyün terk etmez başına sultan olup
5)
Aşk ile gönlünü viran eden bir daha onun şen olmasını istemez
Senin aşkının derdiyle üzüntü çeken bir an bile mutluluk istemez
Hava ile toprağa karışıp toz gibi savrulan gönül
Sevgilinin yolunun toprağından bir an bile kendisi uzak olsun istemez
Aşkı yüzünden fena halleri hoş gören akıllı kişi şöhret peşinden koşmaz
İnsanlardan uzak yaşamayı seven meşhur olmayı istemez
Bağrını kanlar içinde bırakan kimse kırmızı dudaklara ilgi duymaz
Eteğini gözyaşı ile dolduran da dizi dizi inci gibi dişleri istemez
Ey Avnî! Aşk parası yok olmayan ve tükenmeyen bir hazinedir
Ona sahip olan başka hiçbir hâzinenin bekçisi olmak istemez
4)
İçimdeki dertler yaş dolu gözlerim senin için ağlasa
Gözyaşlarıma gâlip gelir aşikâr olurdu gizli sırlarım sana
Sen güzellik tahtında bense senin uğrunda ayaklar altında
Karınca halini nasıl arz ede Süleyman’ım sana
Muma bak ki senin meclisinde ağlayıp baştan çıkar
Ne hoş yanıp yıkılır senin için ey odamı aydınlatan
Aşkının yolunda sabah kadar sâdık olduğum
Gün gibi âşikârdır sana ey ay gibi parlayanım
Âh ve feryatlarım galiba sana tesir etti ki
Dün rakibi meneyledin eziyet etmekten bu hastaya
Ayrılık yarasını şerh etmek mümkün değil dostum
Göğsümdeki yarıkları haber versin açık duran yakam
Eziyetinle Avnî’nin gözünü gönlünü harap etme
Zira bu deniz ve ocak inci mücevherler verir sana
3)
Allah yolunda savaşmaktır niyetim
İslam dininin yalnızca yücelmesidir gayretim
Allah’ın ve evliya ordusunun yardımıyla
Küfür ehlini baştan başa kahreylemek niyetim
Peygamberlere ve velilere dayanmışlığım var benim
Allah’ın lütfundandır fetih ümidim ve kuvvetim
Benliğimi ve malımı dünyada feda etsem ne olur
Hamd olsun var Allah yolunda savaşmaya yüz bin rağbetim
Ey Mehmed! Ahmed-i Muhtar’ın mucizeleriyle
Umarım galip olur din düşmanlarına devletim
2)
Bağda gülden bahseden yanağını kasdeder
Serviden söz açanlar endamını kasdeder
Dilbere vasıl olmak dar-ı dünyadan murad
Aşık aşkın derdi ile dermanını kasdeder
Bu fani dünya için değmez kuru kavgaya
Ecel ki bu dünyanın ziyanını kasdeder
Yıldızlardan yücedir gözyaşı eşiğinde
Bu bulutlar ahımın dumanını kasdeder
Ey Avni beyti bozma bahsi ağyar eyleyip
Şiir o ki sadece cananını kasdeder
1)
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi
Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu
Avni mahlası ile Fatih Sultan Mehmet'e ait günümüz Türkçesine çevrilmiş şiirleri.. Fatih Sultan çok iyi resim yapardı. Bugün sizlere onun edeiyat sanat yönünü yansıtmak istedim. Şiirleri beğenmeniz dileğiyle ... Sevgiyle kalın hoşçakalın....